15 Ekim 2010

Dilek Kolyesi:)

İçinde birsürü kolye, bileklik, küpe olan torbayı bıraktı arkadaşım Dilek, "bunları değerlendirip birşeyler yapabilir miyiz, olmazsa da atarız" diyerek. 



Atılır mı hiç? Elbette yapılabilir. Uzun zaman oldu, başladım ve ilk yaptığım kolyeyi paylaşıyorum sizlerle. Henüz kendisi de görmedi:)) 









9 Ekim 2010

Anahtarlıktan Kolyeye...

Uzun bir aradan sonra (nedeni tamamen tembellik) nihayet yaptığım ufak tefek çalışmalarımı paylaşma fırsatım oldu. 
Güzel bir anahtarlıktı, ama ben promosyon anahtarlıkları kullanmayı pek sevmem. Ayrıca çok güzel bir anahtarlığım varken buna hiç ihtiyacım yoktu. Ama gördüğüm an, güzel birşeyler yapabilirim fikri doğdu. Japon yapıştırıcı, biraz da boncuk kullanarak gayet şık bir kolye yaptım. Beğenerek kullanıyorum:))
Teşekkürler Nadirecim:)) Anahtarlığın eski sahibi olur kendisi:))
 

18 Temmuz 2010

Poğaça

Daha önce hüsranla sonuçlanan poğaça maceram babamın (kayınpederim) verdiği tarifle sona erdi. Bu üçüncü yapışım, bu da çok güzel oldu.
Çubuk, yuvarlak, klasik poğaça, bir tepside zeytinli, bir tepside de sosisli olarak hazırladım.
Çok pratik ve iyi sonuç aldığım bir poğaça tarifi. Her yaptığımda babamı arayıp teşekkür ediyorum, bir kez de buradan teşekkür edeyim, kalıcı olsun:)) Teşekkürler babacım...





















Poğaça malzemeleri:
Yarım kg. un
1 paket kabartma tozu
2 tatlı kaşığı insant maya
1 çay kaşığı tuz
2 tatlı kaşığı mahlep
1 yumurta
1 çay bardağı sıvıyağ
1/4 margarin
1 su bardağı süt

Poğaça yapılışı:
Hamur yapılacak kaba unu alınıp ortasına tüm malzemeler konur ve yoğurulmaya başlanır. Gerektiği kadar süt ilave edilerek klasik ifadeyle, kulak memesi kıvamına gelince dinlenmeye bırakılır. 
Hamur yarım saat kadar dinlendirilir. Ceviz büyüklüğünde toplar hazırlanır.
İçine kullanılmak istenen malzeme konur ve poğaçalar hazırlanır.
Üstlerine 1 yumurta sarısı sürülür.
Arzu edilirse çörekotu serpiştirebilirsiniz.
Önceden ısıtılmış fırında 175 derecede üstleri hafif kızarana kadar pişirilir.

14 Temmuz 2010

Hediye Torbası

Sevgili Can'ın doğumgünü için hazırladığım, kalpli, düğmeli, fiyonklu hediye torbası.
Evde var olan saten kumaştan hazırlanıp, üstü süslenip, içine hediyeleri doldurulup kargoyla ulaştırılan şirin "Hediye Torba"sı. Asortik yengenden hatıra olsun:)
Biraz geç oldu, biraz değil epey geç oldu yayınlamam ama yine de Nice Mutlu Yıllar, iyi ki varsın Can:))
Sevgiler...






1 Haziran 2010

Hediyelerimiz!!!

Hediye almayı severim, vermeyi de.
Sevgili arkadaşımı karşımda görünce elinde paketlerle şaşırdım, hem de çok mutlu oldum. Eşime ve bana Mudo'dan (ambalajından gördüm:))) çok güzel kupalar almış, kapaklı. 
Benimki yeşil olan, eşimi zor ikna ettik yeşilinin benim kupam olduğuyla ilgili. 'Ama Asortik yeşili seviyor diye O'na yeşil aldım' diyor Hasibe, eşim 'ama ben de seviyorum yeşili' diyor. Son anda kıyamadı 'iyi, hadi tamam tamam yeşili senin olsun dedi de, zaten en başından beri benimki yeşil olandı:))
Biz kupalara sevinirken, bir paket daha uzattı. Bir baktım şirin, süslü, taşlı, asortik anahtarlık çıktı içinden. Teşekkürler, benim zarif arkadaşım.


Biz daha kupalara ve anahtarlığın sevincini yaşarken, bir sonraki akşam, yine zil çaldı, yine kapıda Hasibe ve kızı İpek'le bu sefer. İpek'in elinde, kendi elleriyle süslediğini söylediği bir paket daha. Kapıdan sadece hediyeyi vermek üzere uğradıklarını, yürüyüşe çıktıklarını söyleyerek teslim ettiler. Büyük bir keyifle açtık ve içinden iki kişilik çok güzel bir tepsi çıktı. (Ambalajda kullanılan saplı kalbi de değerlendirdim ve cam mumluğu renkli kokulu taşlarla doldurup arasına yerleştirdim.)


Bizi çok mutlu ettin "Sevgili Hasibe", senin de mutluluğun hep daim olsun inşallah, sevdiklerinle beraber. Canım arkadaşım benim.
İyi ki varsın sen... (Son cümle hediyelerden sonra oluşmadı:))


8 Mayıs 2010

Baykuş Yastık

Eski etek, eski kazak ve eski t-shirtten yaptığım şirin baykuş yastığım.





22 Nisan 2010

Abla Kazağından Örtü-Runner:))

Çok yoğun ve yorgun olduğum için birkaç gündür bloguma gereken ilgi ve alakayı gösteremedim. Ben bundan sorumluyum ve sorumluluklarımı gerektiği gibi yerine getirememe suçluluğunu hissediyorum. Ne garip bir durummuş:)) Bu kadar etkilenebileceğimi düşünmemiştim blog oluştururken:))

Ben ısrarla çok istediğim halde, keçe almıyorum.
Evdeki kumaşları değerlendirip tüketeyim, keçeye geçiş yapacağım, acelesi yok...
Annem, ablamın yıkandıktan sonra çekip, sımsıkı olan hırkasını vermişti
"madem almıyorsun, keçe niyetine bunu kullan" diyerek:))
Onunla birkaç ufak tefek birşeyler yaptım, ama henüz biryere uygulamadım,
uygularsam paylaşırım emin olun:)

Geçengün onunla örtü yaptım. Sehpaya da oluyor, Masaya da. Nerede istersem kullanabilirim.
Fakat yün olduğu için kışın kullanılması daha uygun olacak...


















En çok püskülünü sevdim:) 

15 Nisan 2010

'Bodrum Pantolonu"mdan Çanta

Pantolonum adı 'Bodrum Pantolonu'ydu. Yıllar önce tatile gittiğimde almıştım, çok severek kullanmıştım. Ketendi ama buruşmuyordu, dolayısıyla sık sık ütülemek zorunda kalmıyordum, tam benlik:)) Giyilemeyecek duruma gelince atmaya da kıyamadım (çöpçü müyüm neyim???) saklıyordum. Ama iyiki de atmamışım, harika bir çanta yaptım. Çok kullanışlı, geçen yaz severek ve de gururla kulandım, kendim yapmıştım çünkü:))) Bu yıl da kullanacağım tabiki...
O zaman blogum falan yoktu, bütün arkadaşlarıma "benim marifetlerim" diye mail atıyordum:))
Önündeki cebi pantolonun orijinal cebiydi, dantel, kurdele ve oya vardı ıvır zıvır kutumda:)) Herşeyini elle dikmiştim, anneme gidip makineyle astarını diktim, astarına bile cep yapabildim. Şu gördüğünüz çantaya kimsenin eli değmedi, makine işi dahil herşeyini kendim yaptım. Çok mutlu ve de gururluyum:)) Çok ta şımarık:)))
Yine her zamanki gibi, saplarını tutturduğum halkalar (ki onlarda çok ucuzdu zaten) dışında 5 kuruş harcamadan yaptığım çantam, huzurlarınızda...


12 Nisan 2010

Havuçlu, Ispanaklı Rulo Börek

Bu böreğin sadece papateslisini biliyordum. Ablam, ıspanak, patates ve havuçla da yapılabileceğini, renkli olduğu için görüntüsünün de güzel olduğunu söylemişti. Ben de pazar günü sadece ıspanak ve havuçlusunu denedim. Çok güzel oldu, çok lezzetli oldu, ellerime sağlık:))
Önceki tariflerde kaynak belirtmiştim, emeğe saygı gerek!!! Ama bunda kaynak benim. Bildiklerimden hareketle, yaptım ve de tarifi hazırladım ama çok zormuş bunu kelimelere dökmek:))))
Afiyetle yedikten hemen sonra sıcak, sıcak fotoğraflarını çektim:))




Havuçlu, Ispanaklı Rulo Börek Malzemeleri
5 adet yufka
1/2 kg ıspanak
1/2 kuru soğan
1 tatlı kaşığı salça
3 adet havuç
3 yumurta
1 çay bardağı sıvıyağ
1/5 çay bardağı süt
1 çay bardağı yoğurt
Tuz, pulbiber, çörekotu

Havuçlu, Ispanaklı Rulo Börek Yapılışı


Ispanak harcı için: Soğanlar ince ince doğranır az sıvıyağla ve salçayla pişirilir,
Doğranan ıspanakları da tencereye alıp, kısık ateşte tuz ve pul biber ilave edilerek pişirilir.


Havuç harcı için: Havuçlar rendelenip çok az sıvıyağıyla tencerede çiğ kalmayacak şekilde tuz ilave edilerek pişirilir.


Sosu için: İki yumurta iyice çırpılır, sıvıyağ, yoğurt ve süt ilave edilerek karıştırılır. (Yoğurt olmak zorunda değil, benim sütüm az olduğu için kullandım:)
Sıralamayı bozmamak adına önce açıklayayım: Bütün yufkalar üst üste konarak uygulanıyor alttaki sıralama...
1, yufka serilip her tarafına fırça yardımıyla sos sürülür.
2, yufka serilip önce sosu daha sonra havuç harcı her tarafa eşit şekilde dağıtılır.
3, yufka serilip önce sosu daha sonra ıspanak harcı her tarafa eşit şekilde dağıtılır.
4, yufka serilip önce sosu daha sonra havuç harcı her tarafa eşit şekilde dağıtılır.
5, yufka serilip her tarafına fırça yardımıyla son kez sos sürülür.
Yufkaların tümü birden rulo şeklinde sarılır. (boyu uzun derseniz, ortadan kesilebilir)
Ruloların üzeri sterchle kaplanıp buzdolabına konur.
Not; Fazla vaktim olmadığı için ben 1 saat kadar beklettim. Daha önce yaptığımı 15 saat bekletmiştim, arada bir fark göremedim. Lezzet hep aynı...
Rulolar yaklaşık 1,5-2 cm. eninde ekmek dilimler gibi kesilip yağlanmış tepsiye yatık olarak dizilir.
Üzerine 1 yumurta sarısı sürülüp, biraz da çörek otu serpiştirilerek 170 ˚C'de, önceden ısıtılmış fırında üstü hafif kızarana kadar pişirilir.

Tarif yazmak, yapmaktan daha zormuş:)))) Umarım anlaşılır olmuştur.

10 Nisan 2010

Çatlayan Tepsi:))

Ablam izlemiş TV'de, meraklıdır da böyle şeylere. Bu tepside yıllardır var, çocukluğumdan beri bilirim. Annem almıştı, iki ablama ve bana. Vardı ama kullanamıyordum, çok boş geliyordu:)) Dolusu nasıl olacaksa... Boyamayı düşünüyordum. Ablam hemen tv'de izlediği çatlatma tekniğini uygulamakla ilgili devreye girdi ve tepsiyi bu hale getirdik. Çok şık oldu. Hem de üstündeki İstanbul manzara fotoğrafını eşim çekmişti, tepsinin üstünde değerlendirme fırsatımız oldu, iyi de oldu... Eline sağlık ablacım, canım benim...